1963 yılından bu yana kentin önemli kültür ve sanat etkinliklerinden biri olan ve bu yıl 58.'si düzenlenen Uluslararası Troia Festivali'nin resmi açılış töreni 10 Ağustos Salı akşamı Troia Antik Kenti'nde gerçekleştirildi. Festivalin önemli simgelerinden biri olan Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü ise bu sene, 2020 yılı Avrupa Yılın Müzesi Özel ödülünün de sahibi olan Troya Müzesi'ne takdim edildi.

58. Uluslararası Troia Festivali'nin geleneksel hale gelen açılış töreninde bir konuşma yapan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, sözlerine Troia Festivali'nin emektarlarına teşekkür ederek başladı. Başkan Gökhan, “Kentimizin Troia gibi bir diğer kadim değeri Troia Festivali'nin çoban ateşini, 1963 yılında yakan ve bu değerin günümüze kadar bir gelenek olarak yerleşmesine akıllarıyla, cesur yürekleriyle katkı sunan tüm Belediye Başkanlarımızı, katılımcılarımızı, emektar personelimizi ve tabi ki festivalin bugün artık hiçbiri aramızda olmayan fikir babaları; Sayın İzzet Melih Dilmaç'ı, Sayın Cahit Altan'ı, Sayın Hüseyin Uluarslan'ı, Sayın Eyüp Sabri Özkan'ı buradan yad etmek isterim. Emekleri bu topraklar için, bizim için paha biçilemez, ruhları şad olsun” dedi.

“Seneler önce bu topraklarda yanan büyük bir ateş ile başladı destan”

Başkan Gökhan, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Çanakkale'nin sosyal, kültürel, ekonomik yakın tarihine tanıklık eden, kalkınma ve tanıtım yolculuğunda önemli bir yeri olan Troia Festivali bir yaş daha alıyor, biraz daha kök salıyor. Tarihte rüzgarların zengin ettiği kent olarak bilinen Troia' da uzun zamandır gerçekleştirdiğimiz festivalimizin resmi açılışında bugün burada bulunan herkese, bu eşsiz atmosferi birlikte paylaşmaktan duyduğum mutluluk ve heyecanla hoş geldiniz diyorum. Bugün sizlere evrenin yegâne köklerinden biri olan ateşten bahsetmek istiyorum. Ateşin karşı konulmaz gücünden… Hem var edişinden hem yok edişinden. Yaşama dair tüm ögeleri sevgi ile nasıl birleştirdiğinden, nefret ile nasıl ayırdığından… Yeri geldiğinde yeni gün habercisi, yeri geldiğinde doğumun müjdecisi olandan… Bazen ise var olan her şeyi yok etmeye muktedir Ateş'ten. Seneler önce bu topraklarda yanan büyük bir ateş ile başladı destan. Tüm zamanların en çok okunan eserlerinden, okumaya ve öğrenmeye doyamadığımız İlyada Destanı. Tarihte var olan birçok medeniyet süregelen savaşlar sonucunda yıkılmış, yakılmış ve yok olmuştu şüphesiz. Troya'da yaşanan bu hikâye ise bizlere kendi öyküsünü katman katman, mısra mısra fısıldamaktan vaz geçmedi. Aşkın ateşi önce Helen ile Paris'i sardı, sonra bu ateş tüm Troya'yı yaktı. Bu ateşin ardından yeni bir vatan kurma umuduyla yola çıkan, Aeneas'ın yolculuğunu Virgilius destanlaştırdı. Troya'da yanan bu ateş, Yunanistan'a, Arnavutluk'a, Tunus'a ulaştı. Anka Kuşu yeniden doğar ya küllerinden, işte o tarihte bugün ki İtalya'nın kıyılarından kökleri Anadolu'da yeşermiş bir medeniyetin izleri çıktı karaya. Empedokles'in ateşi hem sevgiye büründü hem nefrete. Hem var etti hem de yok.”

“Olimpiyat Oyunlarında Göğsümüzü Kabartan Pek Çok Ana Tanıklık Ettik”

“Çok değil iki gün öncesine kadar yanan bir ateş daha vardı bu evrende. Zeus'un ateşi; Olimpiyat ateşi. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda kalplerimizin bir attığı, gururla göğsümüzü kabartan pek çok ayrıcalıklı ana tanıklık ettik. Birbirinden değerli sporcularımız bizlere bu barışçıl felsefenin ne kadar güzel ve birleştirici olduğunu tekrar hatırlattı. Bu topraklardan filizlenen bir yaşam biçimi olarak olimpizmin ne kadar kıymetli olduğunu, ayrım gözetmeden karşılıklı anlayışa, ahlaka, dostluğa ve dayanışmaya kucak açtığını birlikte gözlemledik. Troya'nın dillere destan okçuları gibi, Olimpiyat Şampiyonumuz Mete Gazoz sayesinde, bu toprakların hala en iyi okçuları yetiştirdiğini gördük… Başarılı kadın sporcularımız, bize kadının ve azminin yakıcı gücünü tekrar tekrar gösterdi… Ateşin aydınlığında buluştuk birdik binler olduk, biz olduk…”

“Ülkemiz ve Dünyanın Farklı Yerlerinde Yanan Başka Ateşler de Vardı”

Başkan Gökhan, konuşmasında orman yangınlarına da vurgu yaparak, “Ama biliyorsunuz ki, geçtiğimiz hafta yanan tek ateş Tokyo'da değildi, ülkemizde ve dünyanın farklı yerlerinde yanan başka ateşler de vardı. Anadolu'nun, Torosların milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan ormanları yandı, kül oldu. Mersin'de, Muğla'da, Antalya'da, Adana'da… Yüreklerimizi dağlayan pek çok manzaraya şahit olduk. Bitki örtümüz, hayvanlarımız, evlerimiz, yurtlarımız yok oldu. İşte bu ateş beyazı değil siyahı çağıran, her şeyi yok etmeye muktedir olandı. Bu ateş Apollon'un kehaneti değildi, insanoğlunun kendi elleriyle ürettiği en tehlikeli silahtı. Yokluğu var eden bu ateş şüphesiz ki yine insanoğlunun vicdan çatışmasıydı. Yüzyıllar önce Troia'da, 1915'de Gelibolu'da Anadolu'yu yurt edinmiş tüm halklar, yanan ateşi söndürmek için yardıma koşmuştu. Marmaris'te, Milas'ta, Bodrum ve Manavgat'ta da yaşandı aynı manzara… Ateş yüreğine düşen herkes; kâh sırtına yüklediği su bidonlarıyla, kâh evinden çıkardığı yatalak yaşlıyla, kâh ateşten kurtardığı tavşanla, kah ekiplere dağıttığı ayranla ortak oldu mücadeleye…”

“Bin yıllar önce Troia'da yükselen savaşın ateşi, diliyoruz ki bugün yalnızca barış çubuklarını yaksın… Bilgiye, bilime, tarihe, sanata, aydınlığa duyulan tutku olsun tek ateş.  Troia'yı öğrenmek, anlamak ve gün yüzüne çıkarmak için bu ören yerine terlerini döken gerçek kahramanların olsun hep zafer. Bu anlamda, 1871'de Heinrich Schliemann tarafından başlatılan Troia kazıları sürecinin, fahri hemşerimiz rahmetli Manfred Osman Korfmann ile anlamlandığını, 2013 yılından bu yana ise Troia Ören Yeri Kazı Başkanı Sayın Prof. Dr. Rüstem Aslan'a emanet edildiğini biliyoruz. Her bir karışında izi, emeği olan, yarın aramızdan ayrılışının 16. Yılını dolduracağımız, onursal hemşerimiz, yurttaşımız Manfred Osman Korfmann'ı Troia ve bizlere kattıkları için saygı ve minnetle anıyorum. Troya Resmi Kazılarının 150. Yılında Sayın Korfmann' ın bıraktığı izleri koruyarak, aynı anlayışla çalışmalarını sürdüren Troia Kazı Başkanımız Sayın Rüstem Aslan'a bu köklü mirasa kendi çocuğu gibi özenle ve barışçıl bir dil ile yaklaştığı için çok teşekkür ediyor, kendisinin bu kent için çok kıymetli bir değer olduğunu tekrar belirtmek istiyorum.”

Ödül Bu Sene Troya Müzesi'nin

Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, festivalle özdeşleşmiş olan Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü'nün bu yıl Troya Müzesi'ne verileceğini duyurarak, “Kentimizde her yıl düzenlenen Uluslararası Troia Festivali Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü'nü bu sene UNESCO'nun 1998 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi'ne aldığı bu köklü topraklarda bulunan ve 2018 Troia yılında açıldığı günden bu yana birçok ödülle kentimizi gururlandıran Troya Müzesine veriyoruz. Biliyorsunuz müzemiz 2020 yılı Şubat'ında Türkiye'nin en başarılı müzesi seçildi. Ardından Dünya müzecilik tarihi açısından müzeciliğin Oscar'ı olarak tanımlanan “Avrupa Yılın Müzesi Özel Ödülü”nün de sahibi oldu. Festivalimizin de adını taşıdığı ortak değerimiz Müzemizin yapısal cazibesi ve sergilediği değerlerin dışında, başarıyla adını duyurmasında büyük emeği olan Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Murat Yılmaz'a, Troya Müzesi'nin Kıymetli Müdürü Rıdvan Gölcük'e ve değerli çalışma arkadaşlarına çok teşekkür ediyorum” dedi.

Bu Yıl Sahne Genç Yeteneklerin

Başkan Gökhan, resmi açılış töreninde verecekleri konser öncesi genç müzisyenler Mutlu İşdar ve Dalsu Cantaş'ı da konuklara tanıtarak, “Troia'nın bu nefes kesen atmosferinde açılış konuşmaları ve ödül törenimizin ardından sizleri iki genç müzisyenle baş başa bırakacağız. Sevgili Mutlu İşdar ve Dalsu Cantaş…Mutlu İşdar; 1997 yılında Çanakkale'de doğdu. İlkokul'da üst katlarında oturan üniversitede müzik eğitimi alan Gökçen Ablası flüt çalıyordu ve flütün tınısı alt kattaki Mutlu'nun içine ilk kıvılcımları atıyordu. Gökçen ablası Ankara'ya ailesinin yanına giderken flütünü özellikle Mutlu'ya bırakıp ona kendini keşfetmesi için fırsat yaratıyordu. Böylelikle flütü eline alan Mutlu bir daha hiç bırakmak istememiş. Bu aşkı gören Gökçen ablası onu Mavitay Çocuk Kültür Evinin kurslarına göndermiş, Mavitay'da da Can Emre Akay'la yeni bir boyut kazanan yoğun çalışmalar Mutlu'yu Güzel Sanatlar Lisesi'ne taşımış. Lisede de Tuba Hocası Mutlu'nun müzik yeteneğinin üst seviyede olduğunu görmüş ve onu müzik alanında ülkemizin en iyi eğitimini veren Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Lisesi sınavlarına hazırlamış. Mutlu öğretmenlerinin yüzünü hiç kara çıkarmamış ve 100 bursla Bilkent'in lise müzik bölümüne başlamış ve 2016 yılında ikincilikle mezun olmuş. Mutlu şu an üniversite eğitimini Berlin'de dünyanın en prestijli okullarından biri olan Barenboim-Said Akademie'de tam burslu olarak sürdürüyor ve Avrupa'da pek çok şehirde, çok önemli konserlerin orkestralarında yer alıyor. Mutlu'yla tanışma hikayemizin asıl kahramanı ise annesi Arzu Bilen. Yıllar önce bir gün bana telefonla ulaştı ve babasının da zamanında belediyeden emekli olup vefat ettiğini ve bir gün başın sıkışırsa Belediye Başkanına git orası bizim evimiz dediğini söyledi. Mutlu'nun yeni başladığı okulunda bir flüte ihtiyacı olduğunu ve kendisinin bu pahalı enstrümanı almaya gücü olmadığını, ama üstün yetenekli oğlunu mutlu etmek için benden destek istediğini söyledi. Beraberinde Mutlu'ya ait klasörler dolusu başarı belgesi, referans mektubu getirdi. Bize de Mutlu'yu mutlu etmek düşerdi tabii ki ve ona ihtiyaç duyduğu flütü hediye ettik. Mutlu o günden beri teşekkürünü Çanakkale'de bir konser vererek ifade etmek için canla başla çalıştı. Bizler de onu ilk kez dinleyeceğiz, merakla bekliyor ve bu başarı hikayesinin yazılmasında ona dokunan herkese teşekkür ediyorum. Dinletimizin diğer genç sanatçısı Dalsu Cantaş'ın da övgüye layık bir başarı öyküsü var; Dalsu 1997 Ankara doğumlu. Müzikle ilk tanışma ailesinin ilgisini fark etmesiyle Türkiye Polifonik Korolar Derneği Minikler Korosunda başlıyor. İlköğreniminin ardından Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı'nı kazanarak Trombon Ana Sanat Dalı'nda eğitimine başlıyor. Ardından Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi'ni kazanarak trombon öğrenimine devam ediyor. 2019 yılında, Almanya'da bulunan ve dünyanın en prestijli müzik okullarından biri olarak kabul edilen ''Barenboim-Said Akademi'ye tam burslu olarak kabul ediliyor ve bu okula girmeye hak kazanan ilk Türk trombonist oluyor. Ayrıca 2014-2017 yılları arasında Ankara Atatürkçü Düşünce Derneği'nde gönüllü olarak piyano dersleri de veriyor. İşte görüyoruz ki, gerek sporda, gerek sanatta, gerekse ilimde, fende; bizler gençlerimizin yolunu açtığımızda, onlara fırsat tanıdığımızda başarılarla hayatımız zenginleşiyor” dedi.

Başkan Gökhan, konuşmasını şöyle sonlandırdı; “Çok uzun yıllar önce savaşla, intikam ateşiyle kavrulan bu topraklarda uzun süredir barışın dili hâkim. Bizler bugün her türlü ayrımcılığa, şiddete, haksız ve hukuksuz olana, doğaya yapılan her türlü talana karşı büyük bir mücadele veriyoruz.  Biliyorsunuz ki Troia Festivalimizde de uzun süredir barış diyoruz. Barış Kültürümüz Olsun, Savaşların kenti olarak bilinen bu kent artık Barış'ın kenti olsun diyoruz. Kendinle barış, çevrenle barış, sanatla barış, doğayla barış diyoruz. Çünkü inanıyoruz ki barışın yolunu izleyerek, barışın dilini konuşarak her şey hallolabilir. Zaman hep birlikte olma zamanı, bizi sonu olmayan bir kaosa itmeye çalışanlara karşı tek yürek olma zamanıdır. Yıllar önce Troya atı hilesiyle fethedilen, yok edilmeye çalışılan bu topraklar gibi, ülkemizin karanlık bir çıkmaza düşmesine izin vermeme zamanıdır. Kaybedecek ağacımız, suyumuz, toprağımız ve canımız yok artık. Sözlerimi sonlandırırken bu sıcak Ağustos akşamında festivalimizin resmi açılış programına katılan siz değerli konuklarımızı barışın, kardeşliğin, gönül gönüle, omuz omuza olmanın mutluluğu ve coşkusuyla kucaklıyor, festivalimizin hazırlanmasında emeği geçen tüm belediye çalışanlarına, bugüne katkıda bulunan tüm paydaşlarımıza ve festivalimizi anlamlandıran değerli sanatkarlarımıza dostlarımıza çok teşekkür ediyorum.”

Başkan Gökhan konuşmasının ardından, bu yıl ki Homeros Bilim Kültür ve Sanat Ödülü'nü İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Yılmaz ile Troya Müzesi Müdürü Rıdvan Gölcük'e takdim etti. Ödül törenin ardından genç müzisyenler Mutlu İşdar ve Dalsu Cantaş, davetlilere keyifli bir dinleti sundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı