SAHA’nın bağımsız sanat yazarlarına destek vermek için başlattığı SAHA Yazı Dizisi devam ediyor.

SAHA’nın bağımsız sanat yazarlarına destek vermek için başlattığı SAHA Yazı Dizisi devam ediyor.

SAHA’nın websitesi ve sosyal medya kanallarından paylaşılan serinin altıncı yazısını Kültigin Kağan Akbulut’un davetiyle Ari P. Büyüktaş kaleme alıyor. Nedir bu ‘queer sanat’? başlığıyla Büyüktaş, queer sanatın günümüzdeki tanımı/sınırları ve tartışılma biçimlerine odaklanıyor. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın hemen ertesinde yayınlanan yazıda Türkiye’deki güncel sanat ve queer kültürün kesişen deneyimlerine de yer veriliyor.

“Güncel sanat söz konusu olduğunda, kimi alışılageldik yaklaşımlardan farklı olarak, biçim, içerik, ifade ve benzeri yöntemler açısından tanımlar esnekleşiyor. Aslında tanımların ve kavramsal çerçevelerin gerekli olup olmadığı dahi tartışılabilir hale geliyor. Tüm bu kaygan ve bir yandan da verimli düşünce zemininde, özellikle queer” ile güncel sanat ilişkisini tartışabilmek biraz daha farklı bir bakış açısını gerektiriyor. Zira son zamanlarda (2000lerden itibaren gittikçe artarak da diyebiliriz) sıklıkla karşımıza çıkan queer sanat”ın ne olduğuna dair genel bir uzlaşı bulunmamakta.”

 

Türkiye sanatındaki güncel meseleleri tartışmaya açan SAHA Yazı Dizisi’nde her ay Kültigin Kağan Akbulut ya da onun davetiyle bir konuk yazar tarafından yeni bir yazı kaleme alınıyor. Kültigin Kağan Akbulut ile işbirliğiyle oluşturulan SAHA Yazı Dizisi’nde sanat izleyicileri, misafir sanatçı programları, müzecilik, koleksiyon, araştırma ve arşiv gibi konulardaki güncel tartışmalar farklı aktörlerin görüşleriyle birlikte ele alınıyor. SAHA Yazı Dizisi içinden yapılan bir seçki Merve Ünsal tarafından İngilizce’ye kazandırılıyor.


SAHA Yazı Dizisi 2020’nin ilk paylaşımında Kültigin Kağan Akbulut“Duchamp’ın sessizliği: Üretmemek, az üretmek, sergilememek” başlığıyla sanatçıların üretmeme politikasını, ikinci yazıda Süreyyya Evren“Türkiye Sanatında ‘Güncel Dönemeç’ İçin İki Tez: Sahnesizlik ve İkame Kanon” başlıklı yazısında Türkiye sanat tarihinde 2000’li yılların başında yaşanan kırılmayı sahnesizlik ve kanon kavramları üzerinden ele almıştı. Serinin üçüncü yazısında Akbulut, “Türkiye’de sergi ziyaretçisi: Yalnız ama meraklı” başlıklı yazısında Türkiye’deki güncel sanat izleyicilerinin motivasyon ve alışkanlıklarına, “Salgından sonra sanat dünyası: Örgütlülük ve alternatif yaratmak” başlığıyla pandeminin sanat dünyasına etkisine ve “Sanat kurumları dijitale adım attı. Peki, dijitali özümseyebilecekler mi?” başlığıyla pandemi döneminde sanat kurumlarının dijitalleşme süreçlerini ele almıştı.