Uluslararası Koçluk Federasyonu ICF’in ülkemizdeki tek yetkili temsilcisi ICF Türkiye’nin, 14 aydır, ülkemizin 20’ye yakın holdinginin üst düzey yöneticisinin konuk edildiği, iş dünyasında koçluğu ileriye taşıyacak özgün uygulamaların konuşulduğu ve ülkemiz için bir ilk olan “Dönüştüren Koçluk Hikayeleri” webinarının 14.’süYapı Kredi Bankası İnsan Kaynakları Organizasyon ve İç Hizmetler Yönetimi İşe Alım ve Kariyer Yönetimi Direktörü ve aynı zamanda Profesyonel Koç olan Çiğdem Aksan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

 

ICF Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tuna Aktuna, PCC ve ICF Türkiye Pazarlama Kurulu Lideri Beyza Erdem Balcı, PCC eş moderatörlüğünde gerçekleştirilen bu ayki etkinlikte; Yapı Kredi’nin kurumsal koçluk öyküsü, liderlik programları ve bunların kuruma etkileri ele alındı.

 

Webinar, ICF Türkiye tarafından bu yıl 8.’si düzenlenen, Türkiye’de ilk kez, gezegenimizin ve insanlığın geleceğini belirleyebilecek toplum modellerinin en güçlülerinden “Toplum 5.0”ın (Süper Akıllı Toplum), farklı toplumsal boyutlarıyla ele alındığı “Koçluk Konferansı’21”in kısa bir değerlendirmesi ile başladı. 

 

“Koçlukla Toplum 5.0’a Doğru Geleceği Birlikte Yaratmak” başlıklı online konferansta, “insan ve doğa odaklı, bireysel, cinsel, kültürel çeşitliği destekleyen, toplumsal eşitsizliği ve kaygıyı beslemeyen bir toplum ve ekonomi yapısı kurmak” şeklinde özetlenebilecek Toplum 5.0 modeline ve geleceğe; yerli-yabancı bir çok önemli ismin katılımıyla, koçluk penceresinden projeksiyon da tutulduğu belirtildi.

 

Çiğdem Aksan: “Koçluğu anlatan en güzel metafor ‘Anahtar’dır.”

Yaklaşık 25 yıldır finans sektörünün içinde olan ve insan kaynakları alanında çalışan bir profesyonel olan Çiğdem Aksan öncelikle, Beyza Erdem Balcı’nın, “Koçluğu tanımlamak için hangi metaforu kullanırsınız? sorusu üzerinden koçluk mesleğine bakışını paylaşarak, şunları söyledi: “Bu güzel soru için teşekkür ederim. Sanırım metaforlara ilgimi biliyorsunuz. Koçluğu ben “Anahtar” metaforu ile düşünürüm. Anahtar sözcüğünün kökeni,  Antik Yunanca Anihto (açmak) ve Anihtiri (Açmaya yarayan) sözcüklerine dayanır. Koçluk da tam bu yerden bakıyor dünyaya bence. Her kapıyı açan bir anahtar vardır… Çünkü sorduğunuz bir soruyla, başka bir soruyu açıyorsunuz. O soruların içerisinde bir merak hep var. Koçluk Türkiye’de de uzun yıllardır konuşulan ve kurumların bünyesine kazandırdığı, yararlandığı gerçekten muhteşem bir araç. Koçluk ayrıca, dinlemeyi, öğrenmeyi, sezgiyi içerisinde barındırıyor ve bazen de sessizlik var. Bu sessizlik içerisinde de çok şey öğreniyorsunuz. Danışanınızla yan yana olup onun sessizliğinde kalmak, olanı biteni dile getirdikten sonra ona düşünme payı bırakmak, alan tutmak, alan yaratmak çok önemli teknikler.” 

 

Toplum 5.0, Geleceğin Liderleri ve Koçluk

Yapı Kredi Bankası’nın koçluk öyküsünü de kısaca özetleyen Aksan, kurum olarak Türkiye’ye geldiği ilk yıllardan beri koçlukla tanıştıklarını vurgulayarak; “O dönemde çok fazla dış koç kullanıyorduk hala da kullandığımız alanlar ve noktalar söz konusu. Liderlik, gelişim programları, geleceğe yön vermek önem verdiğimiz olgular ve bunların temelinde koçluk var. Yapı Kredi Bankası olarak tüm eğitim ve gelişim programlarımıza koçluğu enjekte ediyoruz ama koçluğun asıl başladığı nokta ‘bireysel farkındalık’. Dolayısıyla biz üniversiteden yeni çıkmış arkadaşlarımızın programlarında, liderlerimizin gelişim programlarında koçluk yaklaşımını, koçvari yaklaşımı tamamen yerleştirmiş durumdayız. Müdür ve üzeri seviyedeki arkadaşlarımıza, liderlik programlarımızda, Yapı Kredi’nin geleceğin liderlerinde hangi yetkinlikleri aradığına ve bu yetkinliklerin koçlukla örtüşen taraflarına dair eğitimler de veriyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 850 arkadaşımız bu tip eğitimlerden geçti. İç koçlarımız var, iç koçlarımızı yetiştiriyoruz. Bu yatırımları yapmak, geleceğin liderlerini, geleceğin bankacılarını kurumumuza ve sektöre kazandırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Toplum 5.0’ın konuşulduğu Koçluk Konferansı’nda da sürekli vurgulandı; kapsayıcılığa, eşitliğe ve çeşitliliğe önem veren, çok daha teknolojik bir dünya geliyor. Bir de liderliğin değişen tarafları da söz konusu; o da biraz daha şefkatli liderler. Bunların bütününe baktığımızda bizim de geleceğin liderlerinde aradığımız şey, deneyimlerden öğrenmek, yetenekleri keşfetmek, onları genişletmek, etkili ekipler kurmaktır. Kurumlar için koçluk çok merkezi bir yerde artık. Geçmişte başka ihtiyaçlar için kullanılmaya başlandı ya da bazı ihtiyaçlarının çözümü olarak gündeme geldi ama artık koçluk iş hayatının çok merkezinde yer alıyor.” dedi.

 

Koçluğa karşı direnç anlarının altında “sıkışan enerji” yatıyor.

Koçlukla ilgili aldıkları geri bildirimler ve ölçümleme konusunda da bilgi veren Çiğdem Aksan, sözlerine şöyle devam etti: “Öncelikle birçok çalışma arkadaşımızdan, ‘Koçluk ile kendimi buldum…” sözlerini duyuyoruz. Koçlukta bireysel farkındalıkla başlayan, kendimize soru sorma, iç dünyamıza, yaratıcı halimize bakmak olguları koçluğun temelinde yatıyor diyebilirim. Arkadaşlarımızın koçlukla ilgili verdiği başka bazı geri bildirimler ise şöyle: ‘Kendimi daha iyi anladım…’, ‘İnsanlarla, çalışma arkadaşlarımla, ekibimle olan iletişimimde, sorgulayan değil; yaratıcılığa alan bırakan bir bakışa ulaştım…’ Epey bir süre duygusal zekayı konuştuk. ‘Ben’ kültüründen ‘biz’ kültürüne geçtiğimiz bir dünyayı yaşıyoruz. Koçluk da tam bunun etrafına örülü bir şey. ‘Ben kendim olarak nasılım?’, ‘Birey olduktan sonra ekipte nasılım?’, ‘Kurumumun topluma nasıl bir katkısı var?’ türü sorular gerçekten çok önemli.  Bunları konuşmaya başladığımızda tabi ki sancılar ve engeller yaşanıyor; zor danışanlar, zor kabuller ve direnç ile karşılaşıyorsunuz. Aslında hepsinin altında sıkışan enerji yatıyor. İşte bu durumlarda, ‘Neyi değiştirebilir ya da dönüştürebiliriz’; buna bakıyoruz. Bence bu sancılı hali aşmanın en güzel yolu da güzel örnekleri sunmaktır. Değişim ve dönüşüm hikayelerini anlatmak, o hikayelerden beslenerek bu aşmaya çalışmaktır. Yapı Kredi olarak biz çok geniş bir aileyiz. İştiraklerimiz dahil, yaklaşık 16.000 çalışanı olan, 830 şube ile hizmet veriyoruz. Bütün çalışanlarımıza, ortalama 3 kişilik bir aile üzerinden bakarsak, aslında biz 55.000 kişi ile kocaman bir aileyiz. Koçluğun net olarak ölçümlenebildiği bir ölçü birimi henüz yok ama şunu net bir şekilde görüyoruz ki, hayatlarımıza inanılmaz bir etkisi oluyor. Tüm hayatında başka bir bakış açısı edindiğini, eşiyle kızıyla, çocuğuyla olan hikayesinin değiştiğini, iş ve özel hayat dengesinin çok iyi durumda geldiğini belirten birçok çalışanımız var. Biz koçluk eğitimlerini başlarken, ‘Bu eğitimlerden kendiniz ile ilgili de kazanımlar elde edebilirsiniz; işiniz ve kurumunuzla ile ilgili de…’ diyoruz herkese. Çünkü koçluk bireysel bir yolculukla başlıyor ve bir dönüşümle devam ediyor. Benim bugün ki mottolarımdan biri de; ‘İnsan değişir, dünya değişir’dir. Bugün birini değiştirebiliyorsanız ya da onda farkındalık yaratabiliyorsanız zaten bir şeyler değişmiş oluyor. Performans yönetiminde ‘diyalog kültürü’nü başlattık ve çok uzun bir süredir de devam ediyor. Bunu başlattıktan sonraki geri bildirimler; ‘Sormak’, ‘İstemek’, ‘Konuşmak’, ‘Sorgulamak’, ‘Yapmak isteme nedeni’, ‘Farkındalık’ gibi sözcüklerle oluşturulmaya başlandı. Koçluk eğitimleriyle bağ kuran insanların iş hayatında kurdukları  iş birlikleri de çok daha farklı oluyor. Bizim koçlukta konuştuğumuz bağ kurma konusu her alana yansıyor. Yöneticisini anlamak, birlikte çalıştığı ekip arkadaşlarına anlam vermek, değer katmak, onda olanı biteni anlamak gibi durumsal öz farkındalığı besleyen gelişmeler söz konusu.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı