Bel ve bacak ağrılarınızın sebebi ‘spinal stenoz’ olabilir!

tarafından
29
Bel ve bacak ağrılarınızın sebebi ‘spinal stenoz’ olabilir!

Bel ve bacak ağrılarınızın sebebi ‘spinal stenoz’ olabilir!

Spinal stenozun, omurga kanalının daralması sonucu sinirler üzerinde baskı oluşturan bir durum olduğunu belirten uzmanlar,  en sık bel bölgesini etkilediğini söylüyor.

Spinal stenozun bel ve bacaklarda ağrı, uyuşma, güç kaybı ve ileri vakalarda yürüme güçlüğü gibi belirtilerle ortaya çıktığını aktaran Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, “Fizik tedavi, ilaçlar ve epidural enjeksiyonlar gibi konservatif yöntemlerle ağrısı veya hareket kısıtlılığı düzelmeyen hastalar için cerrahi düşünülür.” dedi. Ameliyat sonrası tam iyileşme süresinin 3 ila 6 ay arasında değişebileceğini dile getiren Avcı, düzenli egzersiz ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile hastalığın tekrarlama riskinin en aza indirilebileceğini vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, spinal stenozu açıklayarak, belirtileri, cerrahi tedavi seçenekleri, iyileşme süreci ve hastalığın tekrarlama olasılığına dair bilgi verdi.

En fazla bel bölgesini etkiliyor!

Spinal stenozun, omurga kanalının daralması sonucu omuriliğe ve sinir köklerine baskı uygulayan bir durum olduğunu dile getiren Op. Dr. İdris Avcı, “Omurga cerrahisinin ilgilendiği en yaygın rahatsızlıklardan biri olan spinal stenoz, özellikle yaşlı bireylerde sıkça görülür ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.” dedi. 

En sık görülen spinal stenoz tipinin lomber spinal stenoz olduğunu ve bel bölgesini etkilediğini aktaran Avcı, “Diğer bir yaygın tip ise boyun bölgesindeki servikal spinal stenozdur. Stenozun şiddeti ve semptomları, daralmanın yerine ve sinir yapılarının ne derece etkilendiğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.” şeklinde konuştu.

Belirtiler, ağrı ve uyuşma ile kendini gösteriyor…

Spinal stenoz belirtilerine değinen Op. Dr. İdris Avcı, bu belirtileri şöyle açıkladı:

“Lomber spinal stenozda, hastalar özellikle yürürken veya ayakta durduklarında belden bacaklara yayılan ağrı hissedebilirler. Bu ağrı, oturma pozisyonunda azalır. Sinir sıkışması nedeniyle bacaklarda uyuşma, karıncalanma ve güç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkar. İleri vakalarda hastalar yürüme güçlüğü yaşayabilirler. Servikal spinal stenozda, boyun bölgesinde ağrıya ek olarak kollarda uyuşma ve güçsüzlük görülebilir. İleri durumlarda omurilik hasarı belirtileri olarak yürüme dengesizliği ve ince motor hareketlerde zorlanma da oluşabilir.”

Belirtiler alternatif seçeneklerle yönetilemediğinde cerrahiye başvurulabiliyor

Ortaya çıkan belirtilerin günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırarak hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebileceğine dikkat çeken Op. Dr. İdris Avcı, “Özellikle hareket kısıtlılığı yaşayan bireyler, erken tedavi ile semptomlarını hafifletebilir ve fonksiyonel bağımsızlıklarını geri kazanabilirler.” dedi.

Spinal stenoz tedavisinde cerrahi müdahalenin, diğer tedavi yöntemleri yetersiz kaldığında gündeme geldiğini vurgulayan Avcı, “Fizik tedavi, ilaçlar ve epidural enjeksiyonlar gibi konservatif yöntemlerle ağrısı veya hareket kısıtlılığı düzelmeyen hastalar için cerrahi düşünülür. Cerrahi tedavi yöntemleri, omuriliğe ve sinirlere olan baskıyı azaltmayı amaçlar.” açıklamasını yaptı.

Spinal stenoz cerrahisinde hastaya ve durumuna göre farklı yöntemler kullanılabiliyor! 

Spinal stenoz cerrahisinde başvurulan başlıca yöntemlere açıklık getiren Op. Dr. İdris Avcı, şöyle devam etti:

“Laminektomi olarak da adlandırılan dekompresyon cerrahisi, spinal stenoz tedavisinde en yaygın uygulanan cerrahi yöntemlerden biridir. Omurilik kanalını genişletmek için omur kemiklerinin arka kısmında bulunan ‘lamina’ adı verilen yapı çıkarılır. Böylece sinir kökleri üzerindeki baskı azalır ve sinirlerin serbest hareket etmesi sağlanır.

Omurga kararsızlığını önlemek için yapılan spinal füzyon, dekompresyon işlemi sonrası omurga kemiklerinin sabitlenmesiyle yapılır. Omurga segmentlerinin birleştirilmesi, omurgada hareket kaybına yol açabilse de ağrı kontrolünü sağlar ve stabilite kazandırır. Bu yöntem, özellikle omurgada deformite veya aşırı kararsızlık durumunda tercih edilir.

Gelişen teknoloji ile birlikte minimal invaziv yöntemler de spinal stenoz tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu tekniklerde daha küçük kesiler kullanılarak omurga üzerindeki travma azaltılır, iyileşme süresi kısalır ve hastaların günlük yaşama dönüşü hızlanır.”

Ameliyat sonrası 3-6 içinde tam iyileşme sağlanabiliyor…

Spinal stenoz ameliyatı sonrası iyileşme sürecinin, hastanın yaşına, genel sağlık durumuna, cerrahi yönteme ve ameliyatın kapsamına bağlı olarak değişiklik gösterdiğini ifade eden Op. Dr. İdris Avcı, “Minimal invaziv tekniklerle ameliyat edilen hastalar, geleneksel yöntemlere kıyasla daha hızlı iyileşme eğilimindedir. Genellikle ameliyat sonrası hastaların çoğu, bir hafta içinde yürümeye başlayabilir ve birkaç hafta sonra hafif aktivitelere dönebilir.” dedi.

İlk iki haftada ağrının kontrol altına alınması, yaraların iyileşmesi ve enfeksiyon riskinin yönetimi gibi süreçlerin hastanede veya evde geçirilebildiğine işaret eden Avcı, iyileşme süreci hakkında şu bilgileri paylaştı:

“Bir ay sonunda hastaların büyük kısmı normal günlük aktivitelerine dönebilir. Ancak ağır kaldırma, eğilme veya uzun süreli oturma gibi hareketlerden kaçınmaları önerilir. Tam iyileşme süreci, omurga stabilitesine, hastanın fiziksel durumuna ve cerrahi yönteme bağlı olarak 3 ila 6 ayı bulabilir. Bu sürede fizik tedavi ve düzenli egzersiz, tam iyileşme sürecini hızlandırabilir. Ameliyat sonrası hastaların yaşam kalitesinde genel bir artış sağlanır. Hastalar, ağrıdan kurtularak hareket özgürlüklerini yeniden kazanır ve daha aktif bir yaşam sürebilir.”

Tekrarlama riskini azaltmak hastaların elinde!

Spinal stenoz ameliyatı sonrası bazı hastalarda daralmanın tekrarlayabileceğinin altını çizen Op. Dr. İdris Avcı, “Tekrarlama riski, yaş, genel omurga yapısı, dejeneratif süreçler ve omurganın stabilitesi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Özellikle yaşlanmaya bağlı omurga dejenerasyonu devam eden hastalarda, farklı bölgelerde yeniden daralma meydana gelebilir. Ancak tekrarlama riski, uygun cerrahi tekniklerin uygulanması ve ameliyat sonrası düzenli takip ile en aza indirilebilir.” dedi.

Ameliyat sonrası tekrarlama riskini azaltmak için hastaların bazı önlemler alması gerektiğine işaret eden Avcı, “Hastalar düzenli egzersiz yapmaya özen göstermeli. Omurgayı destekleyen kasların güçlenmesi, omurga üzerindeki baskıyı azaltarak daralma riskini düşürür. Fazla kilolu olmak omurga üzerinde baskı yaratır ve dejeneratif süreci hızlandırabilir. Uzun süreli ayakta durma veya oturma, omurga sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle hastaların uygun postürü koruyarak hareket etmeleri gerekir.” önerilerinde bulunarak sözlerini tamamladı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı